2024/25 NBA sezonu, Oklahoma City Thunder’ın statüsünde beklenmedik bir yükseliş getirdi. Bir zamanlar yalnızca uzun vadeli bir yeniden yapılanma projesi olarak görülen takım, artık Batı Konferansı’nın önde gelen güçlerinden biri hâline geldi. Bu ilerleme tesadüf değil; taktiksel gelişim, kadro olgunluğu ve yönetimin attığı doğru adımlar bu yükselişi mümkün kıldı. Gençlik ve deneyimin dengeli birleşimiyle Thunder, artık playoff yarışının dinamiklerini şekillendirebilecek bir yapı oluşturdu.
Thunder’ın yükselişinin temel nedenlerinden biri çekirdek oyuncularının hızlanan gelişimidir. Shai Gilgeous-Alexander, MVP seviyesinde performans göstermeyi sürdürerek skor verimliliğini ve oyun kontrolünü daha da ileri taşıdı. Kritik anlarda sergilediği sakinlik ve liderlik, takım için belirleyici bir unsura dönüştü.
Chet Holmgren, NBA’de geçirdiği bir yılın ardından 2024/25 sezonuna çok daha güvenli ve olgun bir oyunla başladı. Çember koruma zamanlaması ve hücumdaki çeşitliliği arttı; bu da Thunder’ın uzun süredir eksikliği hissedilen iç saha dengesini güçlendirdi. Holmgren’in gelişimi, savunmada istikrar sağlayan temel unsur hâline geldi.
Jalen Williams’ın ilerlemesi ise takımın hücum ve savunma yapısına ayrı bir boyut ekledi. İkincil oyun kurucu rolünün genişlemesi, top hareketinin daha akıcı olmasını sağlarken artan fiziksel gücü sayesinde birden fazla pozisyonu savunabiliyor. Bu üçlü birleştiğinde, ligin en rekabetçi çekirdeklerinden biri ortaya çıktı.
Thunder’ın yükselişi aynı zamanda rol oyuncularının artan istikrarıyla da ilişkilidir. Cason Wallace ve Isaiah Joe gibi genç isimler, savunma enerjisi ve dış şut katkısıyla kadronun derinliğini güçlendiriyor. Bu oyuncuların sisteme uyumu, rotasyon değişikliklerinde bile oyun kalitesinin düşmemesini sağlıyor.
2024/25 sezonu öncesi yapılan yeni transferler, takımın daha önce zorlandığı alanlarda kalıcı çözümler üretti. Bu oyuncular yüksek tempo ve sürekli değişen savunma anlayışına uyum sağlayacak şekilde seçildi. Böylece hem starter kadronun yükü azaldı hem de taktik çeşitliliği arttı.
Daha dengeli bir bench yapısı ve baskı altında doğru karar verebilen uzman oyuncular sayesinde Thunder artık uzun vadeli başarıyı destekleyecek kadro esnekliğine sahip. Bu destek, takımı potansiyelden gerçekten tehlikeli bir seviyeye taşıyan temel unsurlardan biri oldu.
Oklahoma City’nin başarısındaki büyük değişim savunmadaki evrimlerinden kaynaklanıyor. Thunder, boyut, çeviklik ve pozisyon alma becerisini etkili bir şekilde birleştirerek ligin en disiplinli savunma takımlarından biri hâline geldi. Yardım savunması, doğru zamanlama ve iletişim, onların rakip hücumlarını bozmasına yardımcı oluyor.
Chet Holmgren’in etkisi sayesinde Thunder, dış savunmada daha agresif davranabiliyor; zira arka tarafta güvenilir bir çember koruyucusuna sahip olduklarını biliyorlar. Bu durum daha fazla top çalma, hızlı hücum fırsatları ve oyun temposu kontrolü olarak geri dönüyor. Holmgren, Williams ve Gilgeous-Alexander arasındaki savunma uyumu dikkat çekici bir seviyeye ulaşmış durumda.
Analitik hazırlık ise takımın taktik kimliğinin merkezinde bulunuyor. Koç ekibi, rakibe özel savunma planları oluşturarak avantajları minimuma indiriyor ve oyuncuların doğru zamanlamayla pozisyon almasını sağlıyor. Bu detaylı hazırlık, sezon boyunca daha istikrarlı savunma performanslarına zemin hazırladı.
Mark Daigneault’un rolü, takımın yükselişini anlamak için kritiktir. Disiplin, uyum ve kontrollü agresiflik üzerine kurulu koçluk felsefesi, genç ve enerjik kadroyla son derece uyumludur. Karmaşık savunma ve hücum şemalarını anlaşılır bir şekilde öğretme becerisi, oyuncuların teknik olarak gelişmesine büyük katkı sağladı.
Koç ekibinin oyun içi senaryolara verdiği önem, Thunder’ın maç sonu performanslarını da güçlendirdi. Oyuncular, taktik değişikliklerine daha hızlı uyum sağlamayı öğrenerek kritik anlarda daha güvenilir hâle geldi. Bu yaklaşım, tecrübeli rakiplerle aralarındaki farkı önemli ölçüde azalttı.
Gelişimi teşvik eden ve yüksek standartları koruyan bir koçluk ortamı sayesinde Thunder, sadece yıldız performanslarına dayanmayan; sürdürülebilir rekabet gücü olan bir yapı oluşturmayı başardı.

Thunder’ın konferans favorisi konumuna yükselmesinde yönetimin uzun vadeli planlaması belirleyici oldu. Yıllar boyunca draft haklarını biriktirmek, aceleci ve riskli hamlelerden kaçınmak stratejinin temelini oluşturdu. Bu sabırlı yaklaşım, dengeli bir kadro kurulmasına ve finansal esnekliğin korunmasına olanak sağladı.
2024/25 sezonuyla birlikte bu uzun vadeli yatırımlardan birçoğu aynı anda verim vermeye başladı. Kadro, yalnızca yetenek açısından değil; sistem uyumu göz önünde bulundurularak seçilen oyuncularla doldu. Bu uyum, takımın geçiş dönemlerinde zorlanmasını engelleyerek gelişimi hızlandırdı.
Thunder hâlâ ligin en güçlü gelecek draft havuzlarından birine sahip. Bu durum, çekirdeğe dokunmadan gelecekte hedefli takviyeler yapabilmelerine olanak sağlıyor. Stratejik istikrar, Thunder’ı sadece kısa vadede değil; uzun yıllar boyunca rekabetçi tutacak bir avantaj hâline geliyor.
Mevcut kadro gelişimiyle Thunder, playoff yarışına güçlü hedeflerle giriyor. Savunma düzeni, hücum yapısı ve derin rotasyon, seri formatında rakiplerin çözmekte zorlanacağı bir kombinasyon oluşturuyor. Yüksek baskı anlarında daha istikrarlı bir yapı sergilemeleri, onların dayanıklılığını artırıyor.
Rakipler, Thunder’ın temposu, alan paylaşımı ve taktiksel doğruluğuna karşı uyum sağlamakta zorlanabilir. Çekirdek oyuncuların çok yönlü yapısı, farklı oyun tarzlarına karşı uyum sağlayabilmelerini mümkün kılıyor. Bu esneklik, derin playoff koşuları için kilit öneme sahiptir.
Thunder, istikrarını koruduğu sürece ve önemli sakatlıklar yaşanmadığı takdirde, konferans şampiyonluğu yolunda gerçekçi bir aday olarak görülüyor. Takım yalnızca momentuma değil, aynı zamanda sürdürülebilir başarı modeline sahip görünüyor.